14 EKİM – 14 KASIM 2020
2000’li yılların ortasında New York’ta interdisipliner bir yaklaşımla sanat kariyerine başlayan sanatçının ilk kişisel sergisinde, ağırlıklı olarak tuval üzerine yağlı boya poliptik resimlerinin yanı sıra, gliserin ve sabun bazından yapılmış karışık teknik rölyef heykellerine ve ‘Birbirlerine Şiir Okuyan Kavanozlar’ adlı ses enstalasyonuna yer veriliyor. Pandemi önlemleri nedeniyle, belki de eserlerle uzun uzun vakit geçiremeyeceksiniz. Ayrılırken yanınıza serginin kataloğunu almayı unutmayın. Sanatçı Bihter Yasemin Adalı ve Sanat Tarihçisi Yekhan Pınarlıgil’in sergi hakkında hazırladıkları detaylı metinler eserlerin iç dünyasına açılan kapıyı aralar nitelikte.
Bihter Yasemin Adalı’nın 2011-2020 arasında yaptığı manzara resimlerine baktıkça, çeşitli hazne imgelerinin yinelenişine rastlıyoruz. Saksılar, sepetler, tencereler, süzgeçler, reçel kavanozları, sürahiler ve türlü şekillerde küpler doğada hiç beklenmedik yerlerde karşımıza çıkıyor. Bir badminton filesinin ortasında asılı kalmış bir meyve sepeti, dağ yamacını tırmanan bir tencere, bir otobanın kenarına kurulmuş bir sofrada servis edilen vişneli turta eylemin ortasında askıya alınmış halleriyle gözlerimizle buluşuyor. Antik Yunan vazoları gibi bu hazneler içlerinde depolamak için tasarlandıkları sıvıları tutmakla kalmıyor, üzerilerindeki resimlerle anı, öykü ve mitleri taşıyıp, yapıldıkları zaman ve bağlamın ötesinde aktarıyorlar.
Sanatçı bu hazneleri, iç organların yetmediği durumlarda imdada yetişen uzuvlar yada dış organlar olarak görüyor. Bu haznelerin kimi sindirmek için ek bir mide, kimi güzel anıları unutmamak için ek bir beyin, kimi ise henüz sırası gelmememiş istekler için ek bir yürek olarak işlev görüyor ve nihayetinde sanatçı tüm kaplarda duran canlı şeylerin -aynı apartmanda oturan akrabalar gibi- bir arada kalacakları ve tazeliklerini koruyacakları bir kiler tasarlıyor.
İyi Hislerle Dolu Bir Kiler’de neler mi var? Tadına doyum olmayan anları reçel yapan şiirlere, Lakoff’un bedenlenmiş zihnin’den dökülen imge ve öykülere, Masters ve Johnson’un İnsan Cinselliğinin Döngüsü’ne kadar uzanan bir çok şey mevcut. Kilerde -tuz, şeker ve un gibi temel gıdalar gibi- insan için de asal ve yaşamsal olan deneyimlere ait manzaraları bulacaksınız. Cinsellik, aile ve hafızanın topografik tasvirleriyle karşılaşacağınız sergide gündelik yaşamın içinde saklı kutsallığı keşfetmeye hazır olun.