19 ŞUBAT – 12 MART 2019
Erken yaştan itibaren gördüğümüz ve etkilendiğimiz, hayatımızın içinde yer edinen kalıplaştırılmış güzellik algısı, bizi biz yapan özelliklerden başka, bizi başkaları yapmaya çalışan pek çok bedensel değişiklik arayışına sokmuştur. Özellikle kadınlar üzerindeki bu baskı, bize fark ettirmeden hayatlarımıza dahil olmuş ve bizi kendimize karşı memnuniyetsizleştirmiştir. Bu algıya göre kadının kusursuz görünmesi gerekliliği ve buna göre şekillendirilmeyi günümüz dünyasında çok daha fazla kabullenmiş bulunmaktayız. İnsanın görüntüsüne dair karşılaşılabileceği “kusurlar” Dicle Çiftçi’nin portrelerinde karşımıza çıkar. Birçoğunun iç çekişmeleri ve psikolojik gerilimi ifadelerine yansır. Kadın kendi bedenini ifşa ederken, kendisine karşı olan adlandıramadığı duygularını bir türlü tatmin edemez ve bedeni onu utandırır kendinden. Buradaki asıl amaç çirkinliği ön planda tutmak değil, güzelliği sorgulatmaktır.