16 – 29 NİSAN 2014
ZAMANINDA…
Bir zamanlar, zamanı, zamansız…
Bu tek kelime farklı disiplinlerde üzerine binlerce sayfa yazılacak kadar çok çağrışımı barındırır. Üstelik aldığı her ekle anlamı bir kez daha çoğaltır.
“Zamanında” ilk çağrışımıyla bize iki farklı ucu anlatır. Geçmiş ve şimdi. Bir başka açıdan şimdi, geçmişteki sonsuz olasılıklardan birinin somutlaşmasıyla vardır. An, her ne kadar boşluk gibi algılansa da aslında tüm bir yaşanmışlığın somutlaşmış haliyle doludur.
Resim sanatında zamanın izini sürmek, müzik, sinema gibi zaten varlığında zamansallığı barındıran sanatlara göre oldukça zor. Çünkü sabitlenmiş görüntüde zaman, alılmayıcının zamanı ile yaratıcının zamanı arasında bir yerlerde durur.
Ferahnaz Pala, çalışmalarına atfettiği zamanında kavramıyla bizi bu olgunun üzerinde yeniden düşünmeye davet ediyor ve bunun için farklı bilgi kaynaklarını kullanıyor. Önce uzak bir geçmişin izlerini sürüyor. Dinozor fosillerinin çağrışımlarını, onların dünyada bıraktığı izleri tuvallerine taşıyor. İzler giderek resim sanatının içtenlikle sahiplendiği doku etkilerine dönüşüyor. Plastiğin diline ait olan doku, aynı zamanda sanatçının özelliğinde farklı bir kaynağa da işaret ediyor. Yapıt, bir süre sonra kaynağını da ardında bırakarak kendi içinden yeniden türemeye başlar ya, Pala’nın kaynak gösterimi, bu kez form olarak kendini gösteren anlam olarak yeniden işaret eden ok biçimine dönüşüyor.
Bu noktadan sonra resmin salt kendine özgü olan dili konuşmaya başlıyor. Dokular soyut, figüratif formlara dönüşüyor. Yapıtın temeli çizgi kolaj tadına yaklaşan bir anlayışla formlaşıyor. Yapıt plastiğe dair ögeleri gösterdikten sonra temel kaynağı olan yaratıcısına yeniden dönüyor. Göz resimleri izliyor, zihin çağrışımlarla yorumları çoğaltırken aynı zamanda sanatçının arayışlarına ve elbette ki her eserde olduğu gibi kişiselliğine tanıklık ediyor.
Tam da burada zamanında kavramı kendini geri çağırıyor. Zamanında yapılan, şimdi burada olan ve geçmişin izleriyle yeniden somutlaşan…
Nilgün Yüksel