You are currently viewing Mina Sanver ’80’ler, 90’lar, 2000’ler’

Mina Sanver ’80’ler, 90’lar, 2000’ler’

14 MART – 14 NİSAN 2012

-KENDİ KENDİNE RÖPORTAJ-

*İşin başından başlayarak soruları sormak istiyorum. Çalışmalar nasıl başladı?

19 yaşındayken Prof. Nurullah Berk’in atölyesinin kapısını çalarak başladı. Hocayı şahsen hiç tanımıyordum. O dönemde Meydan Larousse yayınlanmıştı. Ben de bu ansiklopediyi fasikül olarak toplayıp tamamlamıştım. 70’li yılların başı Türk ressamlarını tanıma olanakları kısıtlıydı. Bu ansiklopedi o yıllar içinde bana faydalı olmuştu. Hocaya kendisinden özel ders almak istediğimi söyledim. Önce bana bir gün verdi ve sınav yaptı. Ardından çalıştırabileceğini söyledi.

*Peki, başladınız, sonrası nasıl gitti?

Yok, başlamadan öncesine dönmek istiyorum. Şimdi kendisinden ilk öğrenmek istediğim dünya sanat tarihine bakıldığında -Rönesans’ta ve o dönem bildiğim akım Empresyonizm’de- neden kadın ressamların çok az olduğuydu. Bunun yanında, bizde sevindirici olarak cumhuriyetle gelen dönemde yapılan ve jürisi uluslararası olan resim yarışmasının birincisinin kadın olmasının bana heyecan verdiğini, bu arada kendi yapımın da hırslı olduğunu ekledim ve ne yapmalıyım diye sordum. Hoca kendine has sakin anlatımıyla yeni çağda kadınların yolunun çok daha açık olduğunu söyleyerek güven verdi.

*Resimlerinizi nasıl oluşturuyorsunuz? Düşüncelerinizde neler ön planda?

Anlatımlarında sanat tarihinden, arkeoloji ve sanattan, çağdaş sanat akımlarından, müzikten, sinemadan, okuduklarımdan, gezip görüp yaşadıklarımdan özdeyiş hâline getirilmiş resimler ortaya koymak isterken minyatürler, ferman, halı ve çinilerimizdeki doğu el işçiliğinde işleyip yansıtmayı düşünüyorum.

*Çok şeyi düşünüp yalın hâle getirmek, anlatmak, işlemek mi?

Şöyle de anlatabilirim. Yapılmış bilineni farklı bir yorumla göstermeyi isteme; yapılmış, bildik, uygulanmış fakat taktiği farklı…

Sporda sırıkla atlamada bacaklar açılarak geçilen barı sırtını dönerek atlamayı düşünüp bu taktiği ile atlamanın şeklini değiştiren atlet gibi yeni bir bakış getirmeyi istiyorum.

*Peki biraz daha açıklık getirirsek?

Bakıldığı an basit, sıradan fakat içeriği geniş olsun istiyorum. Kendimi sıkmamak, nerede rahat düşünüyorsam orada bulunmak, etkilendiklerimi düşünmek, yansıtmak, yapmak, uygulamak… Ayrıca yer değişiminin de bana iyi bir boyut kattığı kanısındayım ve öyle yaşıyorum. Büyükada’ya gidip gelmek bile birçok açıdan iyi oluyor.

*Evet serginizde görülüyor “Büyükada’nın Rüzgârlı Bulutları” olan yerleştirmeniz…

Galeri/Miz’den teklif gelince ve galerinin asıl mekânının dışında yer alan bu küçük oda için bu yıl Büyükada’nın çok esen rüzgârlarından rüzgârlı bulutları çıktı. Yukarıda söylediğim gibi anlatımımda içerik geniş olsun istiyorum.

*Serginizin ismine de değinelim “80’ler, 90’lar, 2000’ler” müzikte özellikle de pop müzikte kullanılan terimi siz serginize isim olarak kullanmışsınız.

Daha önce söylediğim gibi bildik, tanıdık tanımlamayı farklı şekle sokup böylece de amaçladığım eski yeni çalışmalarımı yeniden sergilemektir.

*Şimdi de serginizde eskiden yeniye seçilmeye hak kazanmış resimleri nasıl seçtiğinizi anlatın.

Sergi alanına girip, ortada durup ön ve arkanıza baktığınızda öndeki cam kısmı arkaya taşımak istedim ve 1989’da yaptığım “Dört Mevsim Pencere” serisinden “İlkbahar”ı sergi tarihine de uygun olduğu için yerleştirdim. Yanına da küçük boyuttaki tüm mevsim aralıklarını gösteren boyutu kısa, uzun tuval üzerindeki yeni tarihli çalışmayı yerleştirdim.

*Peki, ilk sergiye girdiğimizde iki pencere arasındayız. Diğer duvarlara geçersek?

Sergiye girişteki ilk adımda simetrik olarak duvarlarda somut olarak 2008’de yaptığım “Geçen Zamanla Dört Dakika” isimli resmin karşısına renkli ve düz ayna kâğıtlar kullanarak yaptığım aynı resmin soyutunu yerleştirdim. Böylece bir karşılıklı yansıma yaratmak istedim. Geçen zamanı yansıtıyorum.

* Şöyle diyebilir miyiz, sergi alanında simetrik bir sergileniş var?

Evet, uzun bir galeri ve buraya simetrik bir sergilenişin iyi olacağını düşündüm. Bunu AKM’de 80’li yıllarda açtığım sergide “DIAPOSITIV” adlı resmimde yapmıştım. Aynı resmi ters ve yüz olarak çalışmıştım. İzleyici iki resmin arasına girip bakarken kendi de resimle bütünleşiyordu. Burada da aynısını tekrarlıyorum.

*Bir de son yaptığınız ayna gibi yansıyan kendimizi de resmin içinde bazen net, bazen net olmayan bu arada da giysimizin renginin de yansıdığı resimlerinizi açıklar mısınız?

Doğru, hemen şu “Geçici Portreler” diye adlandırdığım son çalışmalara değineyim. Burada tuğla boyutlarındaki tuvallerde boya göre asılış şeklinde yalnız yüzümüzü görüyoruz. Baktığımız an bakanın portesi var, sonrası yok. Bir tanesine isim yazdırıyorum, yani o tuvale yüzü yansımış ve geçmiş olanın.

*Diğer son çalışmalardaki “Geçmiş Bugünde” olan çalışmaların açıklaması?

Evet, bu resimlerin ikisinde de resme bakılınca önce gözde belli bir vibrasyon yaratmasını istedim. Hangi karesine bakacağınızı bir an için bulamama hâli ve kısa bir sürenin geçmesini istiyorum. Resme bakış netleşmeye başladığında ise kuşların hızlı geçişleri, uzaklaşıp yakınlaşmaları ile geçişi vurgulamaya çalışıyorum. Resmin yanlarında yer alan barkod çizgilerine benzeten çizgilerin okunması hâlinde yaşantımı anlatıyorum. Bu da uzun zamandır çalışmalarımda ortaya çıkarmak istediğim soyut ile somutu birleştirmek isteğim.

*Kuşlar hangi ülkelerin?

Sadece İstanbul’un kuşları.

*Bir de çekmiş olduğunuz fotoğraflarla gerçekleştirdiğiniz “İstanbul 2010” resimlerini açıklar mısınız?

Burada bir tarihe dayanmak istiyorum. “İstanbul 2010 Kültür Başkenti”, diğeri de aynı adı kullanıp “İstanbul 2010 Kültür Başkenti (Fırtına)” fırtınaekliyorum. Burada belki bir özdeyişi de anımsatıyor, “Bir bardak sıvıda fırtına yaratmak”. Amacım resimlerime düşüncelerimin süreç içinde görünür hâle getirilmiş yapıtlar olarak bakılmasını istemem.

*Biraz da hobi olarak yaptığınız video ve fotoğraf çekimlerinizi anlatır mısınız?

Dünyaya bakış gezilerimden yola çıkarak çektiğim fotoğraflar ile aldığım yerel kitaplardan çektirdiğim fotokopiler, kartpostallar, biletler ve saklamayı istediklerimle görsel günlükler yaptım ve altlarına da okuduklarımdan bilgiler ekledim, unutmamak veya unutursam hatırlamak için.

*Peki videolar?

Onlar da ayrı doküman. Çok zaman almasına karşın asistan yeğenim Baha ile çalışıp duruyoruz. Altyazılar ve bilgi ekleme yaparak yaşantımı yansıtıyorum. Bu sergide de son çektiklerimi göstermeyi planlıyorum.

*Sergide çalınmasını istediğiniz “Arvo Pärt”ın müziğini nasıl seçtiniz?

Her yapılan işte bir giz vardır. Müzik seçimi de giz kalsın. “Mirror Within a Mirror” – “Ayna İçinde Ayna”yı dinletmek istiyorum.

Buraya da soru eklemek isteyenlere yer bırakalım ve serginin oluşmasını sağlayan Meriç Aktaş Ateş ve Ayşegül Erseven Arayıcı’ya teşekkür ederim.

Mina SANVER

E-katalog için tıklayınız